5 Mayıs 2012 Cumartesi

Topuklu ayakkabı giyme nedenleri


Neden bir kadın topuklu ayakkabı ve mini etek  giyer? Althusser ideolojik inşa sürecini anlatırken, ideolojinin çok tehlikeli bir inşa sürecinden geçtiğinden bahsediyor.

 Tehlikeli olmasının nedeni bize cazip gelmesidir. Althusser bu cazipliğe “çağırma” veya “seslenme” diyor. Yargıç ideoloji bize dikte ettiği şeyleri, bize hissettirmeden cazip kılıyor.



Günümüz yargıç ideolojisi kapitalist ve ataerkildir ve sanırım buna kimse itiraz edemez. Kapitalist ideoloji bize tüket der, tüketmek için gerekirse kadının dişiliğini kullanır. Hatta kadınları birbirlerinin rakibi olarak lanse eder. Kadın genellikle bir erkek için değil,
hemcinsleri için süslenir. Falanca kadının marka çantasının daha pahalısını almalısın der içten içe. Ataerkil ideolojiye göre ise kadın seks objesi, toy ve acizdir. Bunun topuklu ayakkabı ve mini etekle alakasına gelelim. Topuklu ayakkabı giyen bir kadın güzel
görünür, kalça hatları dikleşir, dik durur ve seksi bir yürüyüş biçimi vardır, en azından çoğu insan böyle düşünür. Ama aynı zamanda topuklu ayakkabı kadını güç kuvvetsiz ve aciz kılar. Hızlı adım atamayan, kırılgan bir nesneye dönüştürür. Mini etek de seksilikle eşdeğerdir. Mini giyen bir kadın tıpkı topuklu ayakkabı örneğinde olduğu gibi hızlı hareket edemez. Bacakların güzel görünmesini sağlamak ayrı bir zanaat… Haftada bir ağda, dolayısıyla aciz kadının acı çektiği bir süreç, bir takım bacak kremleri, dolayısıyla tüketen kadının daha da tüketmesi, kıyafete uygun
topuklu ayakkabı seçimi ve dolayısıyla aciz ve tüketen kadın teminat altında. Yıllarca topuklu ayakkabı giyen kadının varis olması ve acizliğine acizlik katması da cabası… İşin en gülünç yanı ise bu aciz ve seksi kadının, topuklu ayakkabı ve mini etek giymek için kocasından, sevgilisinden veya babasından izin alma gereği duymasıdır. Yani kadın istemeyerek, anlamayarak ataerkil ideolojinin hem öznesi, hem de nesnesi konumundadır.

Topuklu ayakkabı ve mini eteğe eminim ki kadın o gözle bakmamıştır şimdiye dek. Hatta yakın
zamana kadar ben de işin bu tarafını hissetmemiştim. Bu ayırımı fark eden Althusser’dir kendisi “topuklu ayakkabı kadını çağırır” der, bunu bana fark ettiren de iletişim sosyolojisi hocamdır. Benzer örnekleri reklamları izleyerek sizler de çoğaltabilirsiniz. Araç reklamındaki “ihtiyacım yok ama istiyorum” sloganıyla lüzumsuz tüketime zorlanabilir, “kadın kıyafeti giymiyorsan, kadın şampuanı kullanma” sloganıyla kadını ötekileştirme sürecini görebilirsiniz. Erkek sporu kabul edilen basketbol salonlarında, molalarda seksi kızların dans ettiğini görebilirsiniz. Ya da uyuyun ve tüketmeye devam edin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder